izden kilometrelerce uzaklıktaki bir tanıdığınızla sadece zihninizle iletişim kurabilirsiniz. Herhangi bir kişiyi düşündüğünüz anda, otomatik olarak, "telepati" dediğimiz, bir biçimde o kişinin beyniyle sizin beyniniz arasında bir bağlantı kurulur. Beynin bu özelliği yüzyıllardır bilinmekte. Ancak modern bilim kanıtlamaya yetersiz kaldığından kesinlik getirememekte.
Bu yetenek herkeste değişik derecelerde mevcut. Ancak günümüz dünyasında öylesine sıradan ve genellemelerle yaşıyoruz ki birçoğumuz bunların farkına bile varamıyoruz.
Telepati Nasıl Gerçekleşiyor?
Örneğin aralarında empati bulunan iki kişiden biri bir bedensel rahatsızlıktan acı çektiğinde diğer empatın da bedeninin aynı bölgesinde acı duyduğu görülebiliyor. Gözlem ve deneyler empati halinin anne ile çocuklar arasında ve ikizler arasında daha sık gerçekleştiğini gösteriyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, empati halinin özellikle ebeveyn ile yavrular arasında gerçekleştiğini gösteriyor. Örneğin, bir deneyde, yavrularından kilometrelerce uzağa götürülen bir anne tavşanın, yavruları öldürüldüğünde acı acı bağırdığı görülüyor.
Telepati ve Empati Farklı Şeylerdir!
Empati de kendinizi karşınızdakinin yerine koyarsınız. Ama zihisel aktarım yapmazsınız. Telepati de ise zihinsel aktarım vardır ve düşünceler adeta duyulur derecede belirginleşebilir.
Basit Bir Telepati Deneyi
Telepati deneylerinin yapılabilmesi için laboratuvar koşulları zorunlu değildir; halk arasında ya da aile içinde yapılan telepati deneyleri arasında en bilinen yöntem şöyle açıklanır:
Dış uyaranların az olduğu (sessiz, pek ışık almayan, soğuk olmayan vs.) bir odada birkaç kişi gevşer ve zihinsel olarak konsantre olur (odaklanır). Bu kişilerden biri “verici”, diğerleri “alıcı”dır. Deneyde herhangi bir aldatmaca olmaması için verici kişi deneyden önce diğerlerine aktarmak istediği şey (görüntü, örneğin bir elma) neyse onu bir kağıda diğerlerinden gizli olarak yazmış olmalıdır. Beş veya on dakika süren odaklanma süresince verici kişi başka hiçbir şey düşünmeden aktaracağı görüntüye odaklanmalı, yani sürekli onu düşünmeli ve onu bilincinde net ve duru bir biçimde canlandırmalıdır. Alıcılar ise, vericiden gelen etkili yayının bilinçlerinde yer edebilmesi için hiçbir şey düşünmemeye, bilinçlerini bütünüyle boş tutmaya en üst düzeyde özen göstermelidirler. Başarı, vericinin odaklanma (konsantrasyon) derecesine bağlı olduğu kadar, alıcıların her türlü kaygı ve kişisel düşüncelerden uzak bir biçimde bilinçlerini boş tutabilmelerine de bağlıdır. Odaklanma bitiminde tüm alıcılar kendi önlerinde bulunan kağıda bilinçlerin hangi görüntünün belirdiğini yazarlar ve sonuçlar karşılaştırılır. Gözlemler her beş kişiden birinin iyi bir alıcı olduğunu ortaya koymuştur.